7 Ekim 2013 Pazartesi

0 Christine Merrill - Konağın Yeni Düşesi


Veee bir Harlequin kitabı daha bitti. Harlequin'in kısa küçücük sımsıcak okuru tatmin eden kitaplarını seviyorum özellikle tarihi aşk romanı serilerine bayılıyorum tabi son zamanlarda Mystery adında çıkardığı özel sayılara da bayılıyorum ya neyse :)

Christine Merrill, oldukça akıcı, ayrılık olmadan, güven, dostluk ve ardından aşk ve sevgi üzerine kurulan bir aşk hikayesi yazmış... Her şekilde herkesin ikinci bir şansı hak ettiğini bu kitapta okuyoruz. 

Miranda onca yaşadığı acılar ve mutsuzlukların ardından ikinci şansını Markus ile yaşıyor... Markus ilk karısı ile yaşadıklarından sonra ikinci şansı Miranda oluyor... Sir Anthony ve Leydi Cici de aynı şekilde ve her şeyden çok ikinci bir şansı da yakalayan St. John... Aslında Markus da St. John da Miranda sayesinde 2. şansı yakalayıp mutluluğu ulaşmaya çabaladılar. Tabi bu durum John konusunda bir tartışılır ama neyse :)

Konudan saptım yalnız :) her neyse yazarın kalemini sevdim ve diğer kitaplarını da çıkarırlarsa severek alıp okuyacağım ki bu kitabı konusunu bilmeden tamamen kapağına vurularak aldım ve iyi ki almışım dedim :)

Kitap "The Radwells" Serisinin ilk kitabıydı ve yanılmıyorsam 4 kitaptan oluşuyor seri. 2. kitap erkek kardeş St. John'u konu alıyor ve açıkçası onun hikayesini merak etmiyor değilim hani :)

Kitabın kısaca konusuna değinmek istiyorum: Bir Dük olan Markus annesinin evlenmesi konusunda ısrarlarından artık bıkmış bir adam ve annesi tam ölüm yatağındayken Markus'tan bu sefer istediği kızla en azından tanışması için söz alıyor. Miranda da yaşadığı onca zorluk, acı ve yoksulluk içinden Dük ile evleneceğini sanarak Dük Markus'un evine geliyor. Tam o noktada olaylar patlak veriyor. İki adamla, Markus ve John ile aynı evde olmasının Miranda'nın onuruna leke sürer diye düşünerek hemen Markus Miranda ile evleniyor ve asıl olaylar bu noktada başlıyor. Markus ve Miranda'nın birbirlerini tanıma çabaları, dürüst olma istekleri ve buna karşılık olarak John'un ağabeyine karşı olan nefreti ve bu nefret yüzünden yaptıkları ile kitap alıyor başını gidiyor. 

Kitapta en çok hoşuma giden yer ayrılık olmamasıydı. Evet, Miranda ve Markus sürtüşmeleri tartışmaları vardı hatta Markus Miranda'nın kendini aldattığını bile düşünmüştü ama yazar kalemini konuşturmuş ve sanırım birazda benim gibi ayrılığı sevmeyen okurlarını düşünmüş çifti ayırmak yerine kısa sürede birbirlerine açıklamalarını dinlettirmiş ve olayı tatlıya bağlatmıştı bunu çok sevdim ve bu da yazarı biraz daha sevmeme neden oldu :)

Kitaba dair küçücük bir eleştirim var. Aslında kitaba dair değil de çeviriye dair... Çeviri genel anlamda kusursuzdu hiçbir hata yoktu ama Miranda'nın St John ile yaptığı konuşmalarda St John yazılması gereken yerlerde Markus yazılmıştı. Mesela kitabı elinde olanlar bakabilirler. 210 sayfada St John ile Miranda arasında yatak odasında geçen konuşmada John değil Markus denilmiş... Ha okurken evet anlıyoruz kim olduğunu ama işte hata... bir an Markus nereden çıktı diyorsun başta ki bu bir iki yerde daha vardı... 

Bir diğer rahatsız eden şey de kırk yıllık Marcus oldu Markus... bu biraz bana garip geldi. Kitabın orijinalinde Marcus olarak yazılmıştı keşke değiştirilmeseydi. 

Bu hataları görmezden gelirsek kitap, konu, kapak her şey çok güzeldi ve tarihi aşk romanı severlere de tavsiye ederim okuyun :)

The Radwells Serisinin kitapları:

Kitabın arka kapak yazısını aşağıda sizlerle paylaşıyorum (yalnız yazı kitabın içeriğinden bir bölüm): 
Miranda'nın içinde, karşı koyamadığı bir ateş yükselmeye başlamıştı. İlk kez bir erkekle bu kadar yakınlaşıyordu ve bedeni buna karşı koymayı bir türlü beceremiyordu. John, dilini, onun dudaklarının arasına sokmaya çalıştı. Miranda artık bundan geriye dönüş olmadığını biliyordu ve dudaklarını araladı. Ancak John'un tavrı vahşileşmeye başlamıştı. Elleri Miranda'nın en mahrem yerlerine uzanmaya çalışıyor, onu istemediği şeyler yapmaya zorluyordu. Miranda'nın bir anda aklı başına geldi. Onu iterek kendinden uzaklaştırmaya çalıştı. Ancak John'un onu bırakmaya niyeti yoktu. Onu daha da sıkı tutmaya başlamıştı. Miranda, tüm gücüyle onu itti. Genç adam dengesini kaybederek yere düştü. John, başını kaldırıp, Miranda'ya baktı. Gözlerinde şeytani bir parıltı vardı.Miranda koşarak odasına girdi ve kapıyı ardından kapatıp anahtarı kilidin yuvasında çevirdi. Koridorda ayak sesleri duyuluyordu. 



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın