2 Ekim 2012 Salı

2 İlknur Uğur ile Röportajımız

Merhabalar İlle Kitap ailesi... 
İkinci röportajımızı Yansıma kitabının yazarı İlknur Uğur ile yaptık. Kendisi açık yüreklilikle sorduğumuz her soruya cevap verirken kitabın yazımına ve ikinci kitaba dair küçük ipuçları da öğrendik. 
İlknur Uğur'a samimi cevapları için teşekkür ediyoruz .


İlle Kitap: Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Okurlarımıza biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

İlknur Uğur:  Rica ederim. Bu şekilde okurlarımızla bizleriz buluşturduğunuz için asıl teşekkürü hak eden sizlersiniz. Kısaca kendimden bahsetmem gerekirse özel bir şirkette asistanlık işi ile uğraşıyorum. Eğlenmeyi, gezmeyi, arkadaşlarımla ortaklaşa aktivitelere katılmayı severim. Hareketli bir tarafım olduğu kadar, sessizliği ve böyle bir ortamda kitap okumayı kesinlikle arzularım. Tabii kitap okumam için sessiz bir ortam olması benim için şart değildir. Yeter ki kitapla bütünleşeyim. Fakat bu güzelliklerin yanında yazma tutkum her zaman daha baskın bir rol oynadığı gerçeğini değiştirmez. 

İ.K.: Sanırım bunu tüm Fantastik roman yazarlarımıza soracağım :) Bu türü Türk karakterlerle kabul ettirmenin biraz zor olduğu kanısındayım. Öyle ki Fantastik romanlar bizim aklımızda çeviri kitapları ile yer etti. O yüzden yazarken "Ya okuyucu yadırgarsa" gibi bir endişeye düştünüz mü?

İ. U.: Tabii Yansıma’yı yazarken bunu bir kitap olarak çıkaracağımın bilincinde değildim. Sadece kurgusal olarak beni etkilemiş ve yazmaya başlamıştım. Kitap haline yetirmem gerektiği konusunda devreye arkadaşlarım ve hayallerim girdi. Ondan sonrasında hiç Türk kişiliklerin ya da isimlerin okuyucuyu rahatsız edeceğini düşünmedim. Sadece bir önyargı var... Onu geçememek beni korkutuyordu. Tabii artık okuyucuların da artık bu türde Türk isimlerine aşina olmaları gerektiğini düşünüyorum. Zaten yeteri kadar yabancı isimlere ve anlatımlara alıştık belki de doyduk. Farklılık her zaman güzeldir. 

İ.K.: Kitabınız tam olarak nasıl bir sürecin ardından okur ile buluştu? Uzun süren araştırmalar vb. var mı? Yoksa buna ihtiyaç hissetmeden başladığınız gibi bitirdiniz mi?

İ. U.: Tabii bir yazarı besleyen asıl malzeme esinlenmektir. Yani esinlenmek; derken yapılmış bir şey üzerinden ufak değişiklikler yapıp onu tekrar insanlara sunmak değildir. Yaşadığımız anılar üzerinde farklılaştırarak ve hayal dünyamızı konuşturarak bir şeyler üretmeye çalışırız. (Kendi adımca böyle,) Ben bu kitabımın kurgusunu (kaba taslağını) çok basit bir şekilde oluşturdum. Sadece klip izliyordum. Ondan sonrası zaten çorap söküğü gibi geldi. Araştırma yaparken çok derine inmedim. Sadece bilmem gereken bir kaç ayrıntı üzerinde durdum o kadar.

İ.K.: Kitapta sadece fantastik bir yan işleyip Korel ve Yaren ikilisine takılı kalmayıp da Sümeyye Hanım’ında hayatına değinmeniz ve onun hastalığı ilgili olayları da konu almanız kitaba ayrı bir hava katmış benzerlerinden ayırmıştı. Bunu özellikle bir sebebi var mı? Yansımanın ikinci kitabında da bunun gibi bir detay olacak mı?

İ. U.: Nihayetinde yazar kişiliğimin yanı sıra iyi bir kitap okuyucusuyumdur. Gözlem ve farklılıkları iyi ölçmem gerekiyor. Tek konu üzerinden ilerleyen hikayelerden daha iyisi varsa oda iki ya da üç(ki bu biraz abartıya kaçabilir?) farklı olayı birbirine bağlayan hikayelerdir. Okuyucuyu tatmin edebilirsiniz. Tercihen ben böyle isterim. Yazar olmanın da en güzel tarafı bu, istediğiniz gibi olaylara yön verebiliyorsunuz. Bu yüzden kurgum çok paranormal sınırda değil de gündelik sorunları ya da yaşanmışlıkları da içermeliydi. Sümeyye Hanım kurguma hoşluklar kattı. Yoksa Can gibi karakteri ne tanıyabilecek ne de sizlere tanıtabilecektim.

İ.K.: Şahsen kitabın sonunu çok şaşırtıcı buldum. Finali başladığınız anlarda tasarlamış mıydınız yoksa yazdıkça mı gelişti?

İ. U.: Final bir kitabın beklide en önemli kısmıdır. Özellikle bu bir seri kitabıysa! Final aslından ufak değişikliklerle birlikte yarı yarıya olması gerektiği gibi oldu. En başından böyle bir sonla yazıyor sayılırım.

İ.K.: Korel ve Yaren arasındaki bağ (aşk hariç,) Yaren’in başına gelebilecek herhangi bir olay da Korel’in de etkilenmesi, duygularındaki inişleri çıkışları hissedebilmesi gibi detaylar etkileyiciydi. Bu detayların aklınızdaki oluşum sürecini merak ediyorum, biraz bahsedebilir misiniz?

İ. U.: Galiba en zor kısımdır; hissedilen duyguları yazmak ve okuyan kişiye bu duyguları aktarabilmek ve hissettirebilmek... Öncelikle karakteri yani Yaren’i iyi anlamam gerekiyordu. Yaren görünüş olarak anlaşılması zor biri gibi görünmese de duygusal olarak inişleri çıkışları olan bir karakterdi. Aslında zor bir tarafı vardı. Ancak bunu onun yakınında olanlar anlayabilirdi. Bir kere aklına koyduğu her şeyi yapma isteği belki de Korel ile arasındaki o inişleri çıkışları etkileyen en büyük etkendi. Üstelik etrafında Can gibi bir inatçı varken. Ayrıca üst üstte yaşadıkları ve geçmişin ona sunduğu bazı dengesizlikler, ondaki bu bastırılamamış merakı iyice kamçılıyordu. Bu yüzden yazarken Yaren olmam ve daha sonrasında Korel’in böyle bir kişilikteki insan karşısından nasıl etkilenmesi-tepki vermesi anlatabilme konusunda kendimle cebelleşmem gerekiyordu. Ayrıca bir insanın düşüncelerini okumaktan da öte bir şeydi onların yaşadıkları. İki ayrı bedenin bir oluşuydu. Aşkla perçinleşince ortaya böyle bir hikaye çıktı. Zaten bu detaylar kurgunun ana malzemesiydi. İlk aklıma düşen detaylardı. Belki de benim sihirli sözcüğüm şuydu; Zihin okumak ve aşkı yaşamak...

İ.K.: Kitapta Sis şimdilik öldü görünüyor, en azından girdiği beden öldü. İkinci kitapta yeni bir bedende Sis görecek miyiz yoksa Korel’in lanetlenmesi ile ilgili gelişen olaylarla ilgili bir kitap mı okuyacağız? Ayrıca Sis ile Can arasındaki bağlantıyı da göz önünde bulundurursak devam kitabında bunu da okuyacak mıyız yoksa Can tamamen Sis’in etkisinden kurtuldu mu? 

İ. U.: İyi tarafım umarım Sis ölmüştür diyor :) Şimdi bu sorular belki de serinin devam kitabının en can alıcı soruları, bu kesin. Korel lanetlendi. Bunun için hemen hemen herkes üzüldü. Üzgünüm. Ama ben olaylara çok daha farklı yerlerden bakıyorum. İhtimalleri sıralamak zorundayım. İhtimaller dışında yol almak tercihim. Yani bunlar olacak diye tahmin yapıp, alıp tahminimi okumak bana pek zevk vermez. Hissim bu yönde ve hislerime göre hareket etmek bana daha mantıklı geliyor. Tahminlerin dışındayım. Benim dünyamda Yaren ve Korel’in mücadelesi çok farklı. Sis mevzusuna gelince çok büyük sürpriz olur mu olmaz mı bilmiyorum ama onunla alakalı belki de en şaşırtıcı gerçek ancak üçüncü kitabımda görecek ve okuyacaksınız. Umarım o zamana kadar sabredebilirsiniz.

İ.K.: Çalışan bir kadınsınız, doğal olarak uğraşmanız gereken bir de özel hayatınız var. Tüm bu temponun arasında Yansıma'ya vakit ayırmak zor muydu? Bu bir şekilde sizi yordu mu?

İ. U.: Severek yapılan hiçbir şey zor olmamalı. Sonuçta kimse beni buna zorlamadı. Ben çok istediğim için severek yaptım. Ama bazen yazdığım sırada işlere yoğunlaşmak zorunda kalıyordum. Tabii böyle bir durumda yazıma ara vermem gerekiyordu.  O sihirli dakikalar bir anda yok oluyordu. Bu bir yazar için çok önemlidir, bir süre sonra ise bu duruma alıştım. İlk zamanlar gibi artık etkilenmiyorum.

İ.K.: 2006 da yazmaya başlamışsınız ki ilk kitabınızı 6 yıl sonra yani 2012'de okurla buluşturdunuz. Peki başlarda kaleme aldıklarınız nelerdi? Yine kurgusal hikayeler mi?

İ. U.: Daha çok kısa hikayeler, karalama şeklinde yazıyordum. Yazma anlamından belki de en ciddi emeği Yansıma için verdim.

İ.K.:  Onları basılı bir kitap haline getirip okurla buluşturma arzunuz var mı?

İ. U.: Aslında hayır.

İ.K.: İnternet artık neredeyse her yerde, herkesin elinin altında. Bu yüzden bazı yazarlarımız kitapları çıktıktan sonra yazdıkları bazı hikayeleri bölüm bölüm okuyucuları ile buluşturuyor. Sizin bu tür projeleriniz var mı yoksa tamamıyla kitap yazmaya mı odaklandınız?

İ. U.: Kesinlikle yok. Bunun için zaman gerekiyor. Bense bütün zamanımı sadece Yansıma için ayırabiliyorum. 

İ.K.: Yansıma'yı henüz okumayanlara ne söylemek istersiniz? Kitap onlara ne vaad ediyor?

İ. U.: Kitap benim gözümle bakıldığında tutkulu bir aşk, macera, entrika, mücadele ve farklı bir tat vaad edebiliyor ama kitabı okuyanlar belki daha azını ya da daha fazlasını bulabilir. Bu durumda tek diyebileceğim bunu anlayabilmeleri için kitabımı alıp okumaları. 

İ.K.: Şu an üzerinde çalıştığınız yeni bir kitap var mı diyeceğim ki sanırım Yansıma'nın devamı gelecek. Projeleriniz hakkında bilgi almak isteriz.

İ. U.: Yansıma’nın devamı olan 2. kitabımla meşgulüm. Şu sıralar bitirmek üzereyim. Umarım en kısa zamanda ikinci kitabımla maceraya kaldığımız yerden devam ederiz.

İ.K.: Vakit ayırdığınız ve ilginiz için teşekkür ederiz :)

İ. U.: Ben çok teşekkür ederim. Ayrıca kalıplaşmış sorular yerine kitabı okuyup ona uygun sorular hazırlamanız beni çok memnun etti. Tekrar teşekkür ederim.  

2 yorum :

  1. "Zihin okumak ve aşkı yaşamak" sihirli sözcüğünüzü kitabınızda görebilmek çok güzeldi =) ayrıca paranormalliklerle sınırlı kalmamanız bence çok güzeldi :) Öyle devam edin =) Ayrıca sanırım Sis'le ilgili detayları okumak için 3. kitabı 2. kitabı beklediğimden daha heyecanla bekleyeceğim :)

    Teşekkürler İlknur Uğur :) röportajı yapmak kadar okumak da zevkliydi =)

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir röportaj olmuş :) Yazarımız İlknur Uğur'un yüreklerine sağlık :) Sizlerinde Ellerinize sağlık :)

    YanıtlaSil

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın