28 Ağustos 2012 Salı

0 Sherrilyn Kenyon - Aşk Kölesi



Aşk Kölesi, benim adıma okumamın biraz zor olacağını düşündüğüm bir kitaptı aslına bakarsanız. Çünkü kitabın içeriğini oluşturan Yunan Tanrıları ve mitolojinin pek de ilgimi çeken bir alan olduğunu söyleyemeyeceğim. Ama Aşk Kölesi, beklediğim gibi insanı sıkan detaylı mitolojik bilgilere boğulmuş bir kitap değildi. Aksine bana son derece sade gelen ve herkesin mitoloji hakkında bir profesör kadar bilgi sahibi olduğu düşünülüyormuş gibi yazılan romanlardan çok daha farklı, bunu kitaba çok yakışan bir biçimde uyarlamış bir yazarın ellerinden çıkma bir eser. :)

Kitabın gerçekten sizi güldürecek kısımları da azımsanamaz üstelik gerçekten komik. Mesela en başta Julian ortaya çıkınca Grace'in yere düşmesi ve ona atıp kendini korumak için bir şeyler ararken eline gelen en işe yarar şeyin pembe pofuduk terlik olması gibi :) 

Ama bunun haricinde işlenen Julian'ın acıları kesinlikle herkesin yüreğine dokunabilecek cinsten. Kitabın içindeyken yaşadıkları, hissettikleri... Düşünmesi bile insanın derin bir nefes almak istemesine neden oluyor. Tüm bunlara rağmen Grace için korkularıyla yüzleşmek zorunda kalması ve nihayetinde de sırf onu inciteceğini düşündüğün için kendi cehennemine kendini hapsetmesi... O kadar çok gözlerimin dolduğu yerler oldu ki kitabı okurken. Julian'ın çocuklarından bahsettiği tek paragraf bile herhangi birini ağlatabilir bana kalırsa.

Julian'ı ve Grace'i kesinlikle seveceksiniz, ben çok sevdim ve tekrar okumak için sabırsızlanıyorum açıkcası. Ama şunu söylemeden geçmeyeyim, +18 bir kitap. Bazen bana kitabı bıraktıracak derecede +18 e giren yazarlar oluyor ama öyle değil, insanı rahatsız etmeyen bir anlatımı var.

Benden herkese tavsiyedir. Kesinlikle seveceğinize inanıyorum. Zaman zaman güldürüp zaman zaman ağlatsada her daim kitabın içindesiniz.

Konusu ise şöyle;
Aşk her şeyin ilacı olabilir ama iki bin yıllık bir laneti ortadan kaldırabilir mi?

Sevgili okuyucularım,
Bir kadınla yatak odasında hapis kalmak muhteşem bir şey. İki bin yıldan uzun bir süre, yüzlerce yatak odasına hapsedilmekse pek hoş değil. Sonsuza kadar bir kitabın içinde aşk kölesi olarak kalmakla lanetlenmek, Spartalı bir savaşçıyı bile mahvedebiliyor.
Bir aşk kölesi olarak kadınlara dair her şeyi biliyorum. Onları nasıl etkileyeceğimi, onlara nasıl dokunacağımı ve en önemlisi, nasıl zevk vereceğimi… Fakat Grace Alexander’ın fantezilerini gerçekleştirmek için dünyaya çağrıldığımda, beni bir aşk kölesi olarak değil, azap dolu geçmişe sahip bir erkek olarak görebilen bir kadınla ilk kez karşılaştım. Beni yatak odasından çıkarıp bana dünyayı gösterme zahmetine giren bir tek o oldu. Bana tekrar sevmeyi öğretti.
Ama ben sevmek için yaratılmadım. Ebediyete kadar sevgisiz kalmakla lanetlenmiştim. Bir komutan olarak uzun zaman önce cezamı kabul- lenmiştim fakat sonra yaralı kalbimin, yokluğuyla yaşayamayacağı Grace’i buldum. Peki, aşk her şeyin ilacı olabilir mi? Bir laneti kırması gerçekten mümkün mü?
Makedonyalı Julian

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın